Etkili İngilizce dinleme nasıl yapılır?
İngilizce dinleme sorununuz mu var ?
İngilizceye çok çalışıyorsunuz, dil bilgisi (gramer) kurallarını da çokça biliyorsunuz, anlayarak okuyabiliyorsunuz, yazabiliyorsunuz fakat dinlediğinizi anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Yabancı TV izlerken biriyle konuşurken ipin ucu kaçıp gidiyor.
Kendi kendinize şunları diyor olabilirsiniz: Bunlar çok hızlı konuşuyor, çok fazla deyim ifade ve argo kelime var, kural dışı konuşuyorlar…
Çok yoğun iş yada okul hayatı içinde olup dinleme çalışması yapmaya vakit kalmıyor olabilir. Fakat her gün yürürken, arabada, otobüste geçen zamanı değerlendirip bunu bir alışkanlık haline getirebilirsiniz.
Aristo’nun dediği gibi:
“We are what we repeatedly do; excellence, then, is not an act but a habit.”
(Biz sürekli tekrarladığımız işlerin eseriyiz, öyleyse mükemmellik bir eylemden çok bir alışkanlıktır.)
Bir tanıdığım her gün otobüs ile işe gidiyordu. İşe ulaşması yaklaşık 45 dakikasını alıyordu. Bir o kadar da dönüş için yol alınca günde bir buçuk saat otobüste geçiyordu. O ise herkesin yaptığı gibi her gün geçtiği yolları bir defa daha seyretmek yerine bir ayda toplam 30 saatini yolda bir şeyler okuyarak geçirirdi. Yani koca bir gün + 6 saati okuma ile değerlendirirdi. Bu esnada bir şeyler okur, bazen cep telefonunu açar meşhur Cevşen duasını okuyarak işe giderdi.
Demek aslında zaman problemi yok, zaman ayırma problemi var. Arabada bile biraz müzik zevkinden kısıp kayıtlı İngilizce parçaları dinleyebilirsiniz. Anlamasanız bile beyniniz İngilizce vurgulama ve ifade özelliklerine adaptasyon sağlayacaktır. İngilizce şarkı dinledikten sonra kafanızda kalan mırıltıları hatırlayın… İşte bunu kastediyorum. Fakat yinede en etkili dinleme özel zaman ayırıp sakin bir zamanda yapacağımız çalışmalar olacaktır.
Etkili İngilizce dinleme ipuçları
- Dinlemeden önce amacınızın ne olduğunu belirleyin. Genel bir fikir mi edineceksiniz yoksa adres, tarih, fiyat, isim gibi belirgin bir bilgiye mi odaklanacaksınız. Örneğin bir şey satın alacaksanız “price” ,”dollar”, “cost” gibi anahtar kelimelere dikkat edin.
- Aynı şekilde dinleme öncesi duruma göre bilgi hazırlığı yapmanız iyi olur. Mesela rezervasyon yapmak istediğinizde “book(kiralama)”, “single room”, “shuttle service” gibi bazı kelimeler ve konuşmalar hakkında ön hazırlık yapabilirsiniz.
- Eğer size bir soru yöneltilirse telaşa kapılmayın. Çoğunlukla size sorulan sorudaki İngilizce dil yapısı ve hatta aynı kelimelerle uygun cevap verebilirsiniz. Örneğin What would you like to drink? Diye soran birine
- I would like te drink…… şeklinde cevap verirken dikkat edin kelime ve yapı değişmiyor. Aynı şekilde “Where will you go?” Sorusuna aynı şekilde “will” ile cevap verilebileceğini unutmayın.
- Hangi kelime ve ifadelerin vurgulandığına dikkat edin. Önemli kelimeler yüksek tonda ve tane tane söylenirken daha az önemli kelimeler çabuk ve alçak tonda söylenir. Örneğin bir garson “The meatballs in our restaurant is really delicous.” Cümlesinde “meatballs” ve “delicous” kelimelerine vurgu yapabilir.
- Beden dili sayesinde dinlerken eksik kalan parçaları anlam olarak tamamlayabilirsiniz. Konuşan kişinin ilgisi, sıkılganlığı, göz ve el hareketleri bir çok ipucu sağlar. Birisi başını öne arkaya salarken “Sure (elbette)” demesi kelimenin anlamından öte size kolaylık sağlar. Unutmayın bir araştırmaya göre iletişimin %50 den fazlası sözsüz iletişimdir.
- Konuşma esnasında dinlemekte olduğunuzu gösteren ifadeleri kullanabilirsiniz. Mesela “In deed”, “I see”, “Is that so?”, “OK” şeklinde ifadeler kullanabilirsiniz. Anlamadığınız yerlerde ise tekrar edilmesini yada farklı şekilde ifade edilmesini isteyebilirsiniz.
- Herşeyi anlamanız gerektiği hissine kapılmayın. Anlamadığınız yerde tümden vazgeçmeyin.
- Her söylenen ifadeyi Türkçeleştirip sonra anlamaya çalışmayın. Hatta dinleme esnasında kelimelerin Türkçelerini ağzınızda mırıldanarak bir Türkçe cümle içine oturtmaya çalışmayın. Dinlemek ağızla değil beyninizle olmalı.
- İngilizce günlük konuşmalardan kural dışı olanlara dikkat edin. Mesela gelecek zamanda “going to” yerine “gonna”, “want to” yerine “wanna”, “have got to/have to” yerine “gotto” kullanılabileceğini aklınızda tutun.
5 Nisan 2018